Bebeğinizi hastalıklardan koruyun!
PAMUKÇUK
Bebeğinizin ağzında beyaz bir şeyler gördünüz ve bunların süt kalıntısı olduğunu düşündünüz ama temizlemeye çalıştığınızda kanamaya başladı. Bu demektir ki sizde ve bebeğinizin de mantar enfeksiyonu dolaşıyor. Pamukçuk olarak bilinen bu mantar hastalığı bebeğinizin ağzında sorun oluştursa da, aktivitesi daha önceden doğum kanalında monilyal (Monilia sınıfı mantar) enfeksiyon olarak başlamıştır ve bebeğinizin bu enfeksiyonu aldığı yerde orasıdır. Bu enfeksiyonun etkeni Kandida Albikansadlı bir mantardır ve bu organizma normalde ağız ve vajinada yaşar, hatta kadınlarda sık vajinal akıntı sebebidir.
Vücutta yaşayan diğer faydalı mikroorganizmalar genelde bunu kontrol altında tutar ve bir problem çıkmaz. Fakat denge bozulduğu zaman (hastalık, antibiyotik kullanımı, hormonal değişiklikler,gebelik) mantar için uygun olan ve enfeksiyon semptomlarına neden olan koşullar oluşur.
Pamukçuk bebeğin yanaklarının iç tarafında ve bazen de dilde, damakta ve dişetlerinde peynire veya lora benzeyen çıkıntılı beyaz lekeler şeklinde görülür. Kabuklar kalktığında altından kırmızı bir bölge çıkar ve kanama yapabilir. Pamukçuk en çok yeni doğanlarda görülür fakat bazen daha büyük bebeklerde de görülebilir; özellikle antibiyotik verilen bebeklerde bu enfeksiyon oluşur. Pamukçuktan şüpheleniyorsanız hemen doktorunuza danışın.Bu enfeksiyonun etkisi tehlikeli değildir ancak ağrı oluşturur ve bebeğin beslenmesini aksatabilir.
SARILIK
Yeni doğanların birçoğu ikinci veya üçüncü günde sarılaşmaya başlar. Kafadan başlayan ve ayak parmaklarına kadar yayılan sararma kandaki biluribinden kaynaklanır ve gözlerin beyaz kısımlarını bile tutabilir. Oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin normal yıkım ürünlerinin sonuncusu olan biluribin genelde kan dolaşımından uzaklaştırılır, karaciğerde işlemden geçirildikten sonra böbrekler kanalı ile atılır. Ancak yeni doğanlar olgunlaşmamış karaciğerlerinin kaldıracağından fazla miktarda biluribin üretirler. Sonuç olarak biluribin kanda birikir ve normal veya fizyolojik dediğimiz sarılığı oluşturur.
Fizyolojik sarılıkta sararma bebeğin yaşamının ikinci veya üçüncü gününde başlayıp ve bebek bir haftalık veya on günlük olduğunda azalır. Böbrekleri daha az olgunlaşmış olan premature bebeklerde sararma daha da geç başlar(genelde 3-4. günde) ve daha uzun sürer. Fizyolojik sarılık daha sık oğlan bebeklerde, doğumdan sonra çok kilo kaybeden bebeklerde, anneleri diabetik olanlarda veya yapay sancı ile doğan bebeklerde görülür.Bazen doktor fizyolojik sarılığı olan bebeği gözlem ve tedavi amacı ile bir süre hastanede tutmak isteyebilir. Çoğu zaman, biluribin düzeyleri gittikçe azalır ve bebek problemsiz evine döner.
Patolojik sarılık yani ciddi bir hastalığı ifade eden sarılık nadir görülür. Fizyolojik sarılıktan daha geç yada doğuşta görülür ve kan biluribin düzeyleri çok yüksek seyreder. Doğumda yada ilk günlerde görüldüğünde kan gurubu uyuşmazlığından (anne ve bebeğin Rh faktörleri farklı) kaynaklanan hemolitik hastalığı gösterir. Daha sonra (genelde doğumdan sonraki iki hafta içinde) görülen sarılık karaciğerin çalışmasındaki bozukluktan kaynaklanır.
Patolojik sarılık genelde kalıtsal olan kan veya karaciğer hastalığı gibi nedenlerle veintrauterin (rahimiçi) ve yeni doğan enfeksiyonları ile oluşabilir. Anormal derecede yüksek biluribin düzeylerini normale getirmek için uygulanacak tedavi bu maddenin beyinde birikerek kernikterusadlı bozukluğun önlenmesini sağlar. Kernikterus ciddi bir hastalıktır ve beyin hasarı, hatta ölüme yol açabilir. Hafif fizyolojik sarılık genelde tedaviye ihtiyaç duymaz. Daha ağır olgular UV ışığının kullanıldığı fototerapiyle etkili bir biçimde iyileştirilir.
Tedavi sırasında gözleri ışından zarar görmemesi için kapatılır ve vücutları çıplaktır. Ayrıca çok fazlasıvla kaybettikleri için bebeğe dışardan sıvı verilir. Patolojik sarılığın tedavisi nedenine göre yapılır fakat bunda da fototerapi, kan transfüzyonu ve ameliyattan faydalanılabilir.Ayrıca biluribin (sarılığa neden olan ve kanda biriken madde) üretimini engelleyen ilaçda tedavide kullanılabilir.Daha büyük çocuklarda sarılık kansızlık, karaciğer enfeksiyonu veya karaciğerin yeterli çalışmadığını gösterir ve mümkün olduğu kadar çabuk doktora başvurmalıdır.
GÖZDEKİ AKINTILAR
Doğumda bebeğin gözüne bulaşan kan yada vücut sıvıları, sıkça görülen hafif bir göz iltihabına neden olabilir. Bebeğiniz doğumdan iki gün sonra da uykudan kirpikleri birbirine yapışmış ve gözpınarlarında sarımsı beyaz bir akıntı ile uyanıyorsave bu akıntı iki-üç gün geçmiyorsa sebebi konjuktivit(göz iltihabı ) olabilir ve doktorunuza danışmanız gereklidir.
Doğumdan hemen sonra bir iki gün içinde böyle hafif sarımsı akıntı enfeksiyondan çok hastanelerde bebeğin gözüne damlatılan ve bebekte gonokok enfeksiyonu gelişmesini(bebek genelde bunu doğumda anne rahim ağzından geçerken alır.) önlemek için kullanılan gümüş nitrat adlı ilacın sonucudur. Daha önce önemli körlük nedeni olan gonokok enfeksiyonu bu tedavi ile tamamen ortadan kaldırılmıştır. Gümüş nitratlı damlalar bebeğin gözüne damlatıldığında her beş yenidoğandan birinde, doğumdan sonraki 4-5.günde ortadan kaybolan ve şişme ve gözde sarımsı akıntı ile karakterize olan kimyasal konjuktivit oluşur. Şişme ve akıntı düzelmiyor ise durumu hemen doktorunuza bildirin çünkü sebep başaka bir mikroorganizmanın sebep olduğu konjuktivit olabilir ve bu durumda antibiotikli bir göz damlası yada merhemi kullanmanız gerekecektir.
Bebeğinizin göz bakımını yaparken kaynatılıp ısıtılmış bir su ile gözünü bir pamuğun yardımı ile günde iki kez temizleyin. Gözünü gözpınarından dışarı doğru silin. Her göz için ayrı ve temiz bir pamuk kullanın.
KABIZLIK
Bu sorun anne sütü ile beslenen bebekler kabızlık çekmedikleri için, anne sütüne alternatif gıda ile beslenenlerde daha sık görülür. Hastalığın belirtileri; seyrek dışkılama ve sertliğinden dolayı zorlanma; anüs bölgesinde sert dışkı nedeni ile çatlaklar ve kanlı dışkı; karın ağrısı ve huzursuzluktur.
Kabızlık özellikle kışları meyve az tüketildiğinde daha sık görülür.Kabızlığın nedeni az çalışan bir sindirim sistemi; çeşitli hastalıklar, yetersiz lifli gıda tüketimi olabilir.Anne sütü ile beslenenlerde pek rastlanmamasına rağmen, belirtiler görüldüğünde hemen doktora bildirilmelidir. Ara sıra ortaya çıkan kabızlıklar beslenme alışkanlığının yeniden düzenlenmesi ile düzelebilmektedir. Özellikle küçük bebeklerde bazı vücut egzersizleri fayda sağlayabilir(bebeğiniz dışkı zorluğu çektiği zaman sırt üstü yatırarak bisiklet çevirme hareketi yaptırmaya çalışın.) Doktorun tavsiyesi olmadan kesinlikle hiçbir ilaç vermeyin.
Bebeğinizin ağzında beyaz bir şeyler gördünüz ve bunların süt kalıntısı olduğunu düşündünüz ama temizlemeye çalıştığınızda kanamaya başladı. Bu demektir ki sizde ve bebeğinizin de mantar enfeksiyonu dolaşıyor. Pamukçuk olarak bilinen bu mantar hastalığı bebeğinizin ağzında sorun oluştursa da, aktivitesi daha önceden doğum kanalında monilyal (Monilia sınıfı mantar) enfeksiyon olarak başlamıştır ve bebeğinizin bu enfeksiyonu aldığı yerde orasıdır. Bu enfeksiyonun etkeni Kandida Albikansadlı bir mantardır ve bu organizma normalde ağız ve vajinada yaşar, hatta kadınlarda sık vajinal akıntı sebebidir.
Vücutta yaşayan diğer faydalı mikroorganizmalar genelde bunu kontrol altında tutar ve bir problem çıkmaz. Fakat denge bozulduğu zaman (hastalık, antibiyotik kullanımı, hormonal değişiklikler,gebelik) mantar için uygun olan ve enfeksiyon semptomlarına neden olan koşullar oluşur.
Pamukçuk bebeğin yanaklarının iç tarafında ve bazen de dilde, damakta ve dişetlerinde peynire veya lora benzeyen çıkıntılı beyaz lekeler şeklinde görülür. Kabuklar kalktığında altından kırmızı bir bölge çıkar ve kanama yapabilir. Pamukçuk en çok yeni doğanlarda görülür fakat bazen daha büyük bebeklerde de görülebilir; özellikle antibiyotik verilen bebeklerde bu enfeksiyon oluşur. Pamukçuktan şüpheleniyorsanız hemen doktorunuza danışın.Bu enfeksiyonun etkisi tehlikeli değildir ancak ağrı oluşturur ve bebeğin beslenmesini aksatabilir.
SARILIK
Yeni doğanların birçoğu ikinci veya üçüncü günde sarılaşmaya başlar. Kafadan başlayan ve ayak parmaklarına kadar yayılan sararma kandaki biluribinden kaynaklanır ve gözlerin beyaz kısımlarını bile tutabilir. Oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin normal yıkım ürünlerinin sonuncusu olan biluribin genelde kan dolaşımından uzaklaştırılır, karaciğerde işlemden geçirildikten sonra böbrekler kanalı ile atılır. Ancak yeni doğanlar olgunlaşmamış karaciğerlerinin kaldıracağından fazla miktarda biluribin üretirler. Sonuç olarak biluribin kanda birikir ve normal veya fizyolojik dediğimiz sarılığı oluşturur.
Fizyolojik sarılıkta sararma bebeğin yaşamının ikinci veya üçüncü gününde başlayıp ve bebek bir haftalık veya on günlük olduğunda azalır. Böbrekleri daha az olgunlaşmış olan premature bebeklerde sararma daha da geç başlar(genelde 3-4. günde) ve daha uzun sürer. Fizyolojik sarılık daha sık oğlan bebeklerde, doğumdan sonra çok kilo kaybeden bebeklerde, anneleri diabetik olanlarda veya yapay sancı ile doğan bebeklerde görülür.Bazen doktor fizyolojik sarılığı olan bebeği gözlem ve tedavi amacı ile bir süre hastanede tutmak isteyebilir. Çoğu zaman, biluribin düzeyleri gittikçe azalır ve bebek problemsiz evine döner.
Patolojik sarılık yani ciddi bir hastalığı ifade eden sarılık nadir görülür. Fizyolojik sarılıktan daha geç yada doğuşta görülür ve kan biluribin düzeyleri çok yüksek seyreder. Doğumda yada ilk günlerde görüldüğünde kan gurubu uyuşmazlığından (anne ve bebeğin Rh faktörleri farklı) kaynaklanan hemolitik hastalığı gösterir. Daha sonra (genelde doğumdan sonraki iki hafta içinde) görülen sarılık karaciğerin çalışmasındaki bozukluktan kaynaklanır.
Patolojik sarılık genelde kalıtsal olan kan veya karaciğer hastalığı gibi nedenlerle veintrauterin (rahimiçi) ve yeni doğan enfeksiyonları ile oluşabilir. Anormal derecede yüksek biluribin düzeylerini normale getirmek için uygulanacak tedavi bu maddenin beyinde birikerek kernikterusadlı bozukluğun önlenmesini sağlar. Kernikterus ciddi bir hastalıktır ve beyin hasarı, hatta ölüme yol açabilir. Hafif fizyolojik sarılık genelde tedaviye ihtiyaç duymaz. Daha ağır olgular UV ışığının kullanıldığı fototerapiyle etkili bir biçimde iyileştirilir.
Tedavi sırasında gözleri ışından zarar görmemesi için kapatılır ve vücutları çıplaktır. Ayrıca çok fazlasıvla kaybettikleri için bebeğe dışardan sıvı verilir. Patolojik sarılığın tedavisi nedenine göre yapılır fakat bunda da fototerapi, kan transfüzyonu ve ameliyattan faydalanılabilir.Ayrıca biluribin (sarılığa neden olan ve kanda biriken madde) üretimini engelleyen ilaçda tedavide kullanılabilir.Daha büyük çocuklarda sarılık kansızlık, karaciğer enfeksiyonu veya karaciğerin yeterli çalışmadığını gösterir ve mümkün olduğu kadar çabuk doktora başvurmalıdır.
GÖZDEKİ AKINTILAR
Doğumda bebeğin gözüne bulaşan kan yada vücut sıvıları, sıkça görülen hafif bir göz iltihabına neden olabilir. Bebeğiniz doğumdan iki gün sonra da uykudan kirpikleri birbirine yapışmış ve gözpınarlarında sarımsı beyaz bir akıntı ile uyanıyorsave bu akıntı iki-üç gün geçmiyorsa sebebi konjuktivit(göz iltihabı ) olabilir ve doktorunuza danışmanız gereklidir.
Doğumdan hemen sonra bir iki gün içinde böyle hafif sarımsı akıntı enfeksiyondan çok hastanelerde bebeğin gözüne damlatılan ve bebekte gonokok enfeksiyonu gelişmesini(bebek genelde bunu doğumda anne rahim ağzından geçerken alır.) önlemek için kullanılan gümüş nitrat adlı ilacın sonucudur. Daha önce önemli körlük nedeni olan gonokok enfeksiyonu bu tedavi ile tamamen ortadan kaldırılmıştır. Gümüş nitratlı damlalar bebeğin gözüne damlatıldığında her beş yenidoğandan birinde, doğumdan sonraki 4-5.günde ortadan kaybolan ve şişme ve gözde sarımsı akıntı ile karakterize olan kimyasal konjuktivit oluşur. Şişme ve akıntı düzelmiyor ise durumu hemen doktorunuza bildirin çünkü sebep başaka bir mikroorganizmanın sebep olduğu konjuktivit olabilir ve bu durumda antibiotikli bir göz damlası yada merhemi kullanmanız gerekecektir.
Bebeğinizin göz bakımını yaparken kaynatılıp ısıtılmış bir su ile gözünü bir pamuğun yardımı ile günde iki kez temizleyin. Gözünü gözpınarından dışarı doğru silin. Her göz için ayrı ve temiz bir pamuk kullanın.
KABIZLIK
Bu sorun anne sütü ile beslenen bebekler kabızlık çekmedikleri için, anne sütüne alternatif gıda ile beslenenlerde daha sık görülür. Hastalığın belirtileri; seyrek dışkılama ve sertliğinden dolayı zorlanma; anüs bölgesinde sert dışkı nedeni ile çatlaklar ve kanlı dışkı; karın ağrısı ve huzursuzluktur.
Kabızlık özellikle kışları meyve az tüketildiğinde daha sık görülür.Kabızlığın nedeni az çalışan bir sindirim sistemi; çeşitli hastalıklar, yetersiz lifli gıda tüketimi olabilir.Anne sütü ile beslenenlerde pek rastlanmamasına rağmen, belirtiler görüldüğünde hemen doktora bildirilmelidir. Ara sıra ortaya çıkan kabızlıklar beslenme alışkanlığının yeniden düzenlenmesi ile düzelebilmektedir. Özellikle küçük bebeklerde bazı vücut egzersizleri fayda sağlayabilir(bebeğiniz dışkı zorluğu çektiği zaman sırt üstü yatırarak bisiklet çevirme hareketi yaptırmaya çalışın.) Doktorun tavsiyesi olmadan kesinlikle hiçbir ilaç vermeyin.
Konular
- Gebe kalmadan önce hangi testler yapılmalı
- KÜÇÜK DENİZ KIZI
- Kıymetli Tuz
- ALTIN SAÇLI KIZ
- KURBAĞA PRENS
- .Uyuyan Güzel
- Hansel ile Gratel
- Kral Sincap ile Aslan
- Zıp Zıp Tavşan
- KATI YÜREKLİ ZENGİN
- KÜLKEDİSİ
- Parmak Çocuk
- Çirkin Ördek
- Sihirli Fasulye
- Güzel ve Çirkin
- Yoksul Oduncu
- Ceylan, Kaplumbağa, Fare ve Kargaâ¦
- KAR TANESİ
- Başını Vermeyen Şehit
- Diyet
- GEBELİK NASIL OLUŞUR
- GEBE KALMAK İÇİN İDEAL YAŞ KAÇTIR ?
- ANNELİĞİN BİR KADINA KATTIKLARI
- İLERİ ANNE YAŞI
- Dogum sonrasındaki Egzersizler
- GEBELİĞE HAZIRLIK
- Bebek hastalıkları,Belirtileri ve öneriler
- Çocukta Duyma Sorunu
- Yaz Hamilelerine Özel Rahatlatıcı Öneriler
- Yeni dogan bebeklerde ve cocuklarda Ates