Bebek Annesi

İlk altı ayda sadece anne sütü

Yeni doğan bir bebek için en ideal besin ‘anne sütü’dür. Bebeğinizi iki yaşına kadar emzirmeye devam edebilirsiniz. Anne sütü bebeğin tüm besin ihtiyacını ilk altı ay tamamen karşılar. Bu süre içinde başka ek besinleri ilave etmeye ihtiyaç yoktur. Ancak altıncı aydan sonra, anne sütü alan bebeklere ek gıdalar başlanmalıdır. Böylece bebeğinizin diğer besinlerle de tanışmasını sağlayıp, sağlıklı ve dengeli gelişimine katkıda bulunmuş olacaksınız. Bebeğin yalnızca anne sütüyle beslendiği ilk altı aylık dönemde, su kaybına yol açan hastalık halleri dışında su verilmesine de ihtiyacı yoktur çünkü bebeğiniz anne sütünden bu ihtiyacını karşılamaktadır (Anne sütünün yaklaşık yüzde 90’ı sudur). Eğer, ishal gibi mutlaka su verilmesi gereken bir durum söz konusuysa, kaynamış ve sonra soğutulmuş su verilmelidir.

Emziren Anneye Pratik Öneriler

Emziklilik döneminde süt salgılanması, kadının normal gereksiniminden daha fazla enerji, protein, vitamin ve mineral almasını gerektirmektedir. Emzikli kadının sağladığı sütteki enerjinin büyük bir kısmı annenin yediği besinlerden sağlanmaktadır. Kadını aldığı enerjinin hepsi süt enerjisine dönüşmemekle birlikte bir kısmıda dokulardan sağlanmaktadır. Bu nedenle emzikli annenin zayıflaması normaldır. Ancak annenin gebelikte aldığı kiloları ile doğru orantılıdır. Anne gebelik döneminde ne kadar kilo alırsa alsın emzirirken vücudundaki yağ depolarını emzirdiği süre içerisinde enerji plarak kullanır.

Doğum Sonrası Depresyon

Bu tür depresyon durumu sadece birkaç saat veya birkaç gün sürer ve daha sonra kendiliğinden geçer. Ancak bu annelerin yaklaşık %10' unda bu üzüntülü hal daha ağır ve ciddi bir durum alır ki buna da Post-Natal Depresyon (PND) denir. PND ilk haftalarda ya da aylarda başlar; ancak ilk 12 ay içerisinde yaşanması mümkündür. Memorial Hastanesi’nden Klinik Psikolog Aslıhan Tokgöz PND hakkında şu bilgileri verdi: PND' nin şiddeti hafif ve kısa süreliden çok ağır ve uzun süreliye kadar değişiklik gösterir.

Doğum Sonrası Depresyon Bebek Sevincini Gölgeliyor

Bebek sahibi olmak her kadının en çok istediği şeylerden biri. Ancak bazen kadınlar bu sevinci tam anlamıyla yaşayamıyorlar. Aksine üzgün, kaygılı, depresif bir hava içinde oluyorlar. İlk günler için bu hisleri yaşamak mümkün. Bu dönem uzadığında depresyondan söz etmek gerekiyor. Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Sağlığı Bölümü’nden Dr. Birgül Karakoç, loğusalık sendromuyla ilgili şunları söylüyor: “Bebek sahibi olmak mutluluk veren bir olaydır, ancak annenin yaşamı stresli ve zor olabilir. Birçok kadın anne olduktan sonra hafif hüzün ve kaygı hisseder, ruh halinde değişiklikler görülür.

Hayatın İlk 28 Günü

Hücre seviyesinde başlayan yaşam döngüsünün birinci ve kolay olan bölümü tamamlanmak üzere... Gerçekleşecek doğumla birlikte 9 ayı aşkın süredir anne karnındaki rahat ortamda devam eden yaşam artık tek başına sürdürülmek zorunda. Önce nefes almak öğrenilecek, sonra beslenme ve sırasıyla diğerleri....

Hayatın ilk 28 günlük dönemi “yenidoğan” dönem olarak tanımlanıyor ve bahsettiğimiz serüvenin ilk sınavı da bu dönemde veriliyor. Anne karnındayken son derece rahat bir ortamda ve bütün ihtiyaçları anne tarafından karşılanan bebeğin göbek kordonunun kesilmesiyle birlikte, artık tüm dengelerini kendisi sağlamak zorunda.

Hamilelikte İlk 10 hafta

1. HAFTA

Gebeliğin ilk haftası…

Çoğu insan için şaşırtıcı olmakla birlikte gebeliğin başlangıcı olarak, gebe kalınan ilişkinin olduğu gün değil, bundan yaklaşık 14 gün öncesi yani son adet kanamasının ilk günü (SAT) kabul ediliyor. Bu durumda kanamanızın başladığı gün istatistiksel anlamda gebeliğiniz başlıyor. Bu şekilde hesaplandığında insanlarda gebelik 280 gün yani 40 hafta sürüyor. Ay hesabı yapmak karışıklığa neden olabileceğinden gebeliğinizi takip ederken hafta olarak ifade etmek gerekir.

Hamilelikte İkinci On Hafta

11. HAFTA

Bana fetus de!

Bu haftadan başlayarak artık içinizdeki bebeğiniz embriyo olarak adlandırılmaz. O artık kocaman bir “Fetus” ve boyu yaklaşık 3 santimetre. Gebeliğin en kritik dönemi artık sona ermek üzeredir. İlk 11–12 hafta içinde düşük riski yüzde 15 civarındadır. Burada temel nedeni embriyonun genetik yapısı meydana getirir. Eğer embriyo genetik olarak normalse büyümeye devam eder. Bu haftada beyin hızla büyümesini sürdürür ve fetusun boyunun yarısını kafa oluşturur.

Hamilelikte Üçüncü On Hafta

21. Hafta

Tansiyona dikkat!

21’inci haftaya ulaşıldığında bebekteki hızlı büyüme biraz yavaşlar. Bu haftada en önemli olay kalp kasının güçlenmesidir. Bebeğinizin kalbi, kanı çok daha etkili şekilde pompalamaya başlar. Sizin dolaşımınızdaki kan miktarındaki artış nedeni ile özellikle tüm gün ayakta olan gebelerde akşamları ayaklarda ve ayak bileklerinde şişmeler olabilir. Bu tamamen normal bir durumdur. Gün içinde zaman zaman ayakları hafif yükselterek dinlenmek ve eğer mümkünse 2 saatten fazla ayakta kalmamak duruma yardımcı olabilir. Bol su içmek bu yakınmaları arttırmaz tam tersine azaltır. Bu nedenle gün içinde bol bol su içmeyi ihmal etmeyin.

Hamilelikte Dördüncü On Hafta

30. HAFTA

Burası hep karanlık değil

Bebeğinizin cildini kaplayan ve lanugo adı verilen ince tüyler artık yavaş yavaş kaybolmaya başlarken el ve ayak tırnakları yavaş yavaş uzar. Kemik iliği kan hücresi üretimini tamamen karaciğerden devraldı. Öte yandan bebek artık etrafının farkına varmaya başlar. Rahmin içi genellikte zifiri karanlık gibi düşünülse de anne adayının bulunduğu çevreye bağlı olarak aydınlık ya da karanlık olabilir ve bebek bunun ayrımını yapabilir. Erkek bebeklerde testisler torbaya iniş sürecini tamamlamak üzeredir. Bebeğin ağrılığı doğumda olacağı ağırlığın üçte ikisine ulaşmıştır. Bu haftalarda anne adayı artık hamilelikten iyice sıkılmaya başlar.

Hamile kalmaya hazır mısınız?

Gebelik doğru zamanda doğru şartlar altında gerçekleştiği ve devam ettiği sürece, sağlığınız için çok olumlu bir biyolojik olaydır, bedeniniz ve ruhunuz yararınadır. Aksi durumda,az olasılıkla da olsa istenmeyen tatsız bir olayın başlangıcı olabilir.

Üreme çağına gelmiş her yetişkin bayanın gebe kalmasından daha doğal bir şey olamaz. Bu kadar doğal bir olayda nasıl risk olur diye hemen itirazı basmak isteriz. Fakat doğal olayların gelişiminde nasıl bazen felaketler yaşanıyorsa, bir gebelik sırasında da hastalığa yol açabilecek bazı riskler gebeleri beklemektedir. Bu riskler o kişinin genetik özelliklerinden kaynaklanabildiği gibi, gebe kalmaya karar verdiği yaşamakta olduğu çevre faktörleri ve doğduğu günden itibaren geliştirdiği yaşama, yeme ve içme alışkanlıkları ile de ilişkili olabilir.

Gebelik belirtileri ve testleri

Hamile kaldığınız ilk andan itibaren bedeninizde önemli değişiklikler olmaya başlar. Küçük bir hücre milyonlarca kez bölünerek, küçük bir insan olmaya çalışıyordur. Bedeniniz ise yeni bir konuğu büyütmek, geliştirmek ve dış dünyaya hazırlamamak için başkalaşıyordur. Artık siz, başka bir sizsinizdir. Ama bu farklılığı çoğu zaman ilk günden itibaren anlamanız mümkün değildir.

Hamilelikte bunlardan uzak durmalı mı?

21.yüzyılın insanı olarak teknolojinin sunduğu olanaklardan sonuna kadar faydalanıyoruz.Ve çoğu zaman da yeni teknolojilerin çalışma prensiplerinin vücudumuza zarar verip vermediği konusunda da düşünmüyoruz.Aklımıza gelen “Acaba?”sorusunu ise “dünyanın her yerinde kullanılıyor,bir zararı olsa da bu kadar yaygın kullanılmazdı diye düşünüp geçiştiriyoruz.

Ancak gebelik başladığında durum değişiveriyor.Anne adayı önceden sürdüğü modern alışkanlıkların bebeğine etkileri konusunda endişeye kapılabiliyor.

Hamileliğe Hazırlıkta Bunlara Dikkat!

1.Sağlıklı Beslenme

Beslenme hem sizin hem de bebeğinizin gelişimi için son derece önemli. Bu nedenle hamilelik öncesi yeterince beslenip beslenmediğinize, sağlıklı bir diyet uygulayıp uygulamadığınıza da dikkat edin. Bu konuda size bilgi verecek pek çok kaynak var. Ancak günümüzde popüler olan çeşitli diyetler konusunda kafanız karışmasın. Dengeli beslenmek için her şeyden önce 4 ana grupta yiyecekten yeterince almak demektir. Sağlıklı beslenmenin aynı zamanda düzenli beslenmek anlamına geldiğini aklınızdan çıkarmayın. Düzenli aralıklarla yemek yenmesi son derece önemli. Günde 3 ana öğün ve hafif ara öğünler düzenli beslenmeniz için vazgeçilmezdir. gittikçe sofralarda sebzelerden uzaklaşmamızın son derece yanlış olduğu biliniyor.

Gebelikte Beslenme

1.Bol bol süt için

Pek çok anne adayı, bebeğin kalsiyum ihtiyacının anne karnında başladığını bilir.Anne karnında gelişen bebeğin, güçlü kemiklerle doğması ve sağlam dişlerinin olabilmesi kalsiyuma bağlıdır.Ama kalsiyumun yararları yalnızca bunlarla sınırlı değil.Bebeğin sağlıklı sinir sistemi, kalp ve kas yapısı için de gereklidir.Tıpkı kendimiz gibi, gelişimini hızla devam ettiren bebeğinizin kalp atım ritminin normal olması ayrıca kan pıhtılaşma sisteminin düzgün şekilde gelişmesi de kalsiyum alımına bağlıdır.

Hamilelik döneminde hangi laboratuar incelemeleri gerekir?

Kan Gruplarının Belirlenmesi

Daha önceden bilinmiyorsa anne ve baba adayının kan grupları genel olarak ilk gebelik muayenesinde belirlenerek takip kartına işlenir.

Kan grubu parmaktan alınan kanda belirlenir.Anna adayının kan grubunun Rh(-) baba adayının Rh(+) olması durumunda Rh uygunsuzluğundan bahsedilir.

Gebelikte Taze Balık Yiyin

Astım, çağımızın hastalığı. İstatistikler, dünyanın bir çok ülkesinde astım hastalarının, özellikle de çocuk astımlıların sayılarının her geçen yıl katlanarak arttığını gösteriyor. Bu artışın nedenlerini belirleyebilmek için pek çok araştırma yapılıyor ve özellikle de astımlı ailelerin çocuklarında hastalığın ortaya çıkmasının önlenip önlenemeyeceği üzerinde çalışılıyor.

Yeni yapılan bir araştırma, astımı olan annelerin gebelikleri süresince tükettikleri balık miktarı ile çocuklarında astım gelişme riski arasında bir ilişki olduğunu ortaya koydu.

Ne Kadar Zamanda Hamile Kalabilirim?

Çiftler genelde hamile kalmamak için büyük çaba sarf ederler ve çeşitli yöntemlere başvururlar. Ancak bir bebek sahibi olmaya karar verdikleri anşaşırtıcı gerçekle karşılaşırlar. Bu şudur; aslında bir aylık adet periyodunda hamile kalacabileceğiniz zaman 4 gün kadar kısa bir zaman dilimidir. Bu kısazaman dilimi döllenmeye hazır olgun bir yumurtanın yumurtalığınızdan atılarak tüplerden rahme geçişine kadar olan zaman dilimini kapsar. Eğer bu 4 günlük kısa dönemde yumurta döllenmezse adet kanamanız başlar.

En Uygun Doğum Yaşı

En uygun yaşlar 20 ile 30 arasıdır. Doğum aralıklarının en az 2 yıl olmasını sağlayarak hem kendinizi hem de bebeğin sağlığını daha iyi koruyabilirsiniz. 35 yaş üzerindeki annelerde problemli gebelik riski yüksektir, ancak sağlıklı ve kendine dikkat eden annelerde bu risk azalır. 18 yaşından küçük kadınlarda ise ölü doğum ve düşük kilolu bebek doğurma riski yüksektir.

Fertilite (doğurganlık) her kadın için farklıdır. Eğer anneniz erken bir yaşta menopoza girip doğurganlığını kaybettiyse,bunun sizin içinde böyle olması muhtemeldir.

Gebelik ne zaman başlar ?

Gebelik erkekten gelen spermin kadının yumurtalıklarından atılan yumurta hücresini döllediği anda başlar.Bu andan 8.haftanın sonuna kadar olan dönem ebryonik dönem olarak adlandırılır. Sekizinci haftadan doğuma kadar olan süreye de fetal dönem denir.

Gebelik yaşı nasıl hesaplanır ?

Gebelik yaşı hesaplanırken gebe kalındığı düşünülen ilişkinin gerçekleştiği gün kriter olarak alınmaz. Tüm dünyada ve terminolojide bir standart sağlayabilmek amacıyla son adet kanamasının ilk günü (SAT, son adet tarihi) gebeliğin başlangıcı olarak alınır.

Gebelikte Düşük ve Tekrarlayan Düşükler

İlk gebeliği düşükle sonlanan kadınların en büyük korkularından biri bir daha hiç çocuğunun olmayacağı ya da sonraki gebeliklerinin de düşükle sonuçlanacağıdır. Bu gerçek değildir. Ancak düşük yapan kadınların daha sonraki gebeliklerinde düşük yapma ya da düşük tehditi yaşama olasılıkları hiç yapmamışlara göre biraz daha yüksektir.Arka arkaya 3 ya da daha fazla sayıda gebeliğin düşük ile sonuçlanmasına tekrarlayan düşük ya da habitüel abortus adı verilir. Burada önemli olan nokta düşüklerin birbirini takip eden gebeliklerde yani arka arkaya olmasıdır. Çok yakın bir geçmişe kadar altta yatan herhangi bir anomalinin bulunamadığı düşüklerde olay açıklanamayan düşük olarak adlandırılmaktaydı. Oysa bugun biliyoruz ki bu ve bunun gibi bazı açıklanamayan durumlarda altta yatan etken büyük olasılıkla kişinin bağışıklık sistemi yani immunolojik sistemdir.